

Bedri Rahmi’nin telif haklarına sahip olan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve Nâzım Hikmet’in telif haklarını elinde bulunduran Yapı Kredi Yayınları, işbirliğine giderek bu şiirleri bir kitapta bir araya getirdi. Ve kitaba ekledikleri bir CD ile Nâzım’ın sesini okura ulaştırdı.
Yayımlanmamış 2 şiir
‘Büyük İnsanlık’ adı verilen kitapta şairin bugüne kadar yayımlanmamış iki şiiri de yer alıyor. “Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden” dizesiyle başlayan şiir Türkçe ya da Rusça hiçbir kaynakta yer almamış; “Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede” dizesiyle başlayan şiir ise yalnızca Rusça yayımlanan Seçme Eserleri’nde bulunuyor.
Nâzım Hikmet’in gerçek doğum tarihi 17 Ocak’ta okurlarla buluşacak olan kitabın hikayesi 25 Nisan 1961’e uzanıyor. Nâzım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris’te bir araya gelir. Bedri Rahmi kayda “Yalnız patırtı yapma şimdi” diyerek başlar “Yeşilden mordan pembeden” şiirini okur, sonra Nâzım’a bırakır teybi. Nâzım tam 57 şiirini teybe okur. Bedri Rahmi ülkeye dönerken yasaklı şair Nâzım Hikmet’in kayıtlarına el konulmaması için özel önlemler alır. Bedri Rahmi, ilk önce kendi şiirini okuyarak, Nâzım’ı korumayı hesap etmiş belli ki. Çünkü o dönem evi sık sık polisler tarafından ziyaret ediliyordu. Bant evin çeşitli yerlerinde saklanmış; kimi zaman yüklükte, kimi zaman merdiven altında… Daha sonra Bedri Rahmi kayıtları oğlu Mehmet ve gelini Hughette Eyüboğlu’na bırakmış.
‘Başla reis’
Dönelim kayda… Eyüboğlu, şiirini okuduktan sonra kısa bir sesizlik oluyor ve Nâzım Hikmet soruyor: “Başlayayım mı üstad?” Bedri Rahmi cevap veriyor: “Başla Reis!” Kayıtta ikilinin şiir aralarındaki diyaloglarını duymak mümkün. Dikkat çeken bir diğer şey de Nâzım’ın 57’nci şiir olan ‘Bir Garip Yolculuk’u (Saman Sarısı olarak bilinen şiiri) okurken zorlanması. “Olmadı” diyor, baştan alıyor, yarılarken kayıt duruveriyor, Bedri Rahmi önerilerde bulunuyor…
‘Büyük İnsanlık’ta ilk defa gün ışığına çıkan bir şey daha var. Nâzım’ın annesi Celile Hanım’ın yaptığı ve daha önce ortaya çıkmayan bir Nâzım portresi. Bu portre kitabın ön kapağı içinde yer alıyor.
Nâzım’ın gün yüzüne çıkmamış iki şiiri
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden
Bir Ucu Bir Kuyuda Kaybolan Rüzgârlı Bir Şosede
Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede
bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın
bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan
yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse
bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum
ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor
yürüyüşünü
bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine
o yanıma varmadan
Kaynak : Radikal